BIST 9.080
DOLAR 32,32
EURO 35,05
ALTIN 2.307,45
YAZARLAR

Memurun şirket ortaklığı yasal mıdır?

Memurların ticaret yasağı bulunmakla birlikte ticaret mevzuatından kaynaklanan özel durumlar olabiliyor. Ticaret gibi hayatın tam göbeğinde bir olgu ile memurun yasal zeminde buluşabilmesi de kimi hallerde mümkün bulunuyor.

Memurların ticaret yasağı bulunmakla birlikte ticaret mevzuatından kaynaklanan özel durumlar olabiliyor. Ticaret gibi hayatın tam göbeğinde bir olgu ile memurun yasal zeminde buluşabilmesi de kimi hallerde mümkün bulunuyor.   

Okurum Selin Hanım soruyor: “Kamuda doktor olan eşim sigorta acentemizin yüzde 1 hisseli ortağıdır. Şirketimizde hiçbir faaliyeti olmadığı bu durumda eşimin ortaklığı memuriyeti açısından suç teşkil eder mi?”

Cevaplayalım. Bir defa genel olarak Devlet memurunun ticaret yapması veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunması yasak sayılmıştır. Peki limitet veya anonim şirket ortağı olması bu kapsama girer mi? Bakalım.

Konunun personel, ticaret mevzuatlarına bakan yönleri var ve bu cihette irdeleyelim.

657 SAYILI KANUNDA NE DİYOR?

Konuyu ele alan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu 28 inci maddesinde açıklamış.

"Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç). Memurlar, mesleki faaliyette veya serbest meslek icrasında bulunmak üzere ofis, büro, muayenehane ve benzeri yerler açamaz; gerçek kişilere, özel hukuk tüzel kişilerine veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ait herhangi bir iş yerinde veya vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamaz.

Memurların üyesi oldukları yapı, kalkınma ve tüketim kooperatifleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve kanunla kurulmuş yardım sandıklarının yönetim, denetim ve disiplin kurulları üyelikleri ile özel kanunlarda belirtilen görevler bu yasaklamanın dışındadır." hükmü yer alıyor.

Fakat burada şahıs şirketi, sermaye şirketi, ticari mümessil, tacir gibi kavramların ne anlama geldiği yer almıyor. Buradan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa gidiyoruz.

Bahse konu Kanunun 16 ncı maddesi "Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.",

125 inci maddesi "Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir. Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır." hükmünü haiz 124 üncü maddesi ile "Ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir."

Hükmünü ifade ediyor.

Bu hükümler çerçevesinde;

Anonim ve limitet şirket tüzel kişileri tacir sayılmakla birlikte sermaye hissedarlarının bu sıfatlarından dolayı tacir sayılmalarının gerekmediği anlaşılıyor.

ANOMİM VE LİMİTET ŞİRKETLERİN FARKLI ÖZELLİKLERİ 

Anonim ve limitet şirketlerin görev ve yetki dağılımı konusunda sağladığı elastikiyet de bu bağlamda önemli bir imkân arz ediyor.

Mesela anonim şirkete ilişkin olarak 6102 sayılı Kanunun 365 inci maddesinde "Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır." ve 367 nci maddesinde "Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler..." hükümlerine,

Limitet şirkete ilişkin olarak da aynı Kanunun 623 üncü maddesinin birinci fıkrasında "Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir." hükümlerine yer veriliyor.

LİMİTET VE ANONİM ŞİRKET ORTAĞI OLMA KOŞULU

Son tahlilde, Devlet memurları anonim şirket ortağı olabilecekleri gibi şirket sözleşmesi veya genel kurul karan ile şirketin idare ve temsilinin ortaklardan diğerlerinden bir veya birkaçına bırakılmış olması durumunda limitet şirket ortağı da olabilir.

Limitet şirket ortağı memurun durumu memuriyeti açısından herhangi bir sorun oluşturmaz. Yeter ki 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memur kişi anonim şirketin esas sözleşmesinde veya limitet şirketin şirket sözleşmesinde şirketi idare ve temsil edecek kişiler arasında sayılmasın ve bu şirketlerin idaresi ile kontrolünde bir vazifesi olmasın.

YASAK FAALİYETLER

Buna karşın memurların ticaret ve sanayi müesseselerinde görev almaları, ticari mümessil, ticari vekil, kolektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olmaları tacir niteliği kazandıracağından memuriyetleri açısından disiplin suçu sayılacağını da vurgulamak gerekiyor.

MEMURA TİCARET CEZASI

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun, “Disiplin cezalarının çeşitleri ile ceza uygulanacak fiil ve haller” başlıklı 125 inci maddesinde;

Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1-3 yıl durdurulmasını öngören kademe ilerlemesinin durdurulmasını gerektiren fiil ve haller arasında devlet memurunun ticaret yapması veya Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunması da sayılıyor. Buna göre Devlet memurlarına yasaklanan diğer kazanç getirici faaliyetlerde bulunmanın müeyyidesi, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası olarak saptanmış bulunuyor.

ÇAKIŞMA HALİNDE SİGORTALILIK

Memurun görevi devam ederken şirket ortağı olması nedeniyle Bağ-Kur mükellefiyeti doğmaz. 5510 sayılı Kanunun 53 üncü maddesine göre 4/1-b (Bağ-Kur) ve 4/1-c (Emekli Sandığı) sigortalılıklarının çakışması durumunda 4/1-c sigortalılığı geçerli olur. Memuriyet başladıktan sonra devam ettiği sürece Bağ-Kur yönünden hiçbir yükümlülük olmaz. Ancak memuriyetten ayrılma halinde Bağ-Kur mükellefiyeti hemen devreye girer, bu anlamda yönetimde görev almıyor olmasının Bağ-Kur sigortalısı sayılmasına mani olması yönünde hiç bir tesiri söz konusu değildir.

Bu yazının tüm hakları Memurhaber.com'a aittir. "www." biçiminde aktif bağlantı kurulabilir, açık kaynak gösterilmek kaydıyla içerik kullanılabilir. Açık kaynak göstermeden yapılan alıntılar için yasal takip yapılacaktır.

Yorumlar